Türkiye'de Bir Tabu: Psikiyatri!
Uzak bir akrabamız vardı.Karısı Türkiye'deki ünlü,"Santa Monica" okullarından mezun.Babası çok zengin bir Profesör.Ama, biliyor musunuz,son yıllarını evde zincire bağlı halde geçirdi.Çünkü, Doktorlar "Alzheimer mı Demans mı yoksa başka bir psikiyatrik hastalık mı",bizim bilmediğimiz bir hastalığa yakalandığına hükmetmişlerdi.(Ya da bu konuları konuşmak utanç olduğu için eşe dosta öyle söylenmişti!)Esas acı yönü ise,Ailesi bu hastayı çok iyi bir Bakım Merkezi'ne yatırabilirdi.(Hoş böyle Alzheimer gibi,Psikoz, Şizofreni gibi sorunlu ya da şiddete meyilli olabilecek hastalarin yatırılabilecegi, Bakırköy, Erenköy,Lape gibi Akıl Hastaneleri dışında ya da 2-3 Dolar "Depo"su Özel Akıl Hastaneleri dışında,Modern merkezler, Bakım evleri, Huzurevleri var mı, Huzurevleri böyle sorunlu hastaları kabul eder mi,(Yoksullar için söylüyorum)buna para yeter mi,bu da araştırılması,uğraşılması gereken konulardan.)Ama yapmadılar,belki de "Duyulmasın,millete rezil olmalıyım" düşüncesini taşıyorlardı.Yine bir ihtimal dahilinde,"Alıp başını gitmesin,Belli mi olur,bize saldırmasın" diye zincirlerle bağlamışlardı.Bu durum da sözde Türkiye'nin en gelişmiş kenti İstanbul'da yaşanıyordu.
Bir kaç ay önce,Semtimizde Yaşlı bir Adamın,Kendisi gibi Yaşlı Karısını öldürdüğünü,Yerel Medya'dan okuduk.Çünkü Adam "Alzheimer" hastasıydı ve Eşinin kendini aldattığı "zannıyla-şüphesiyle" yaşıyordu.Bu çoğu Alzheimer Vakasında yaşanan bir durumdu ve Ailesi ya cehaletten hastalığın farkına varmamış ya varsa bile ona tedavi imkanı sağlamamış ya da tedavi görse bile İlaçlarını düzenli kullanmasına dikkat etmemişti.Olan da masum bir kadına olmuştu.
Bugün Anadolu'da hala zincirle Samanlığa bağlanmış Şizofrenler, Zihinsel Engelliler var mı bilmiyorum ama geçmişte bunların yaşandığını çok okuduk.Osmanlı Akıl Hastalarını Musikiyle,Su sesiyle tedavi ederdi palavrasıyla büyümüş bizler,bir de bugünkü Psikiyatri Dünyasına bakınca şok oluyoruz.Bırakın Akıl Hastalarını topluma kazandırmayı,bu insanlardan bahsetmek bile ülkemde ayıp kabul ediliyor.Bugünün Türkiyesinde,hâlâ ve hâlâ Kızın,Yeğenin,Gelinin bir Akıl Hastalığı ile savaşıyorsa,ondan söz açmak bir utanç gibi görülüyor.Sanki öyle biri yok!Sanki o bir yaşayan ölü!
Ben burada pek çok örnek verebilirim,ama asıl maksat,bu tabuya dokunmak ve bu hastalar için daha iyi bir yaşam konforu sunmak olmalı.Şu an "Her İle Akıl Hastanesi" projesine,belki yeniyetme gençlik bir mizah teması gözüyle bakabilir,ama,Prof.Dr.Arif Verimli'nin bile yeni Hastaneler söylemini desteklediği unutulmamalı."Ateş düştüğü yeri yakar" der bir Türk Atasözü ve en yakınlarınız bu hastalıklara yakalanmadan bunu anlayamazsınız.
Dolayısıyla,bizim bu Psikiyatrik Hastalıklar konusunda daha çok Farkındalık yaratmak ve halkı bilinçlendirmek en büyük amacımız olmalı.Benim pek çok kez dile getirdiğim gibi,Yeni Hastaneler,Yeni AMATEM Merkezleri; yukarıda bahsettiğim gibi Şiddete Meyilli Hastalar için yeni Bakımevleri,Madde kullanımı dahil,topluma ayak uyduramayan bireyler için yeni Rehabilitasyon Merkezleri inşa etmemiz gerekli.
Psikiyatri Bilimine göre,bu hastalıklar,Beyin Kimyası değiştiğinde ortaya çıkar ve pek çok etkenin yanında, Serotonin,Dopamin vb. hormonların az ya da çok olmasıyla ilgilidir.E bir kişide,Diabet hastaları gibi,her hangi bir hormon eksikse,bunda hastanın ne suçu olabilir ki?
Çok eski çağlarda,bu hastaları götürüp Issız Bir Adaya bırakırlarmış ya da içine cin girdi kötü ruhlar girdi diye yapmadık zulüm bırakmazlarmış.Ne yazık ki Batı'nın çoktan aştığı ya da hala aşamadığı bu konu,bizim ülkemizde bir tabu olarak kalmaya devam ediyor.
Demem o ki, Psikiyatri Hastası yakınlarınız ya da tanıdıklarınız varsa,bu konuları konuşmaktan çekinmeyin ve en önemlisi onlarla Empati kurmayı deneyin.Bu durum,ne ayıp ne utanç ne de günahtır!
Ezcümle,Sevgi belki hastalıkları tedavi edemez ama,en azından paylaşmak,empati kurmak ve bu hastaları yargılamamak toplumun yapacağı en büyük iyilik olabilir.Unutmayın ki siz de bir gün,sesler duyup kendinizi Fatih Sultan Mehmet sanmaya başlayabilirsiniz!
Yorumlar
Yorum Gönder